7 Mayıs 2013 Salı

hayatın bir anlık yoğunluğunun güzelliği

Sağım üşüyor. O beyaz kapıyı hatırlıyorum. Aramızdaki o kalın kapıyı. Uyuyordun.. Belki de uyumuyordun. Bilmiyorum..

Bu kadar dalgalı mıydı deniz? Hatırlamıyorum.. Ben yine seni özlüyorum. İçimde tek bir umut kırıntısı olmaksızın. Ben yine seni hatırlıyorum. Ada'nın sabahlarını duyumsuyorum. Kendimden zerre bahsetmeden, seni sana anlatıyorum.. Aynı yerde duruyorum. Çürüyorum. Ada'nın yeşil kaldırımları gibi sağ omzum. 

Dün gece dedi ki; öyle olsan durmazdım yanında. Diyemedim öyle olsam gelmezdim ki yanına. Böyle olmazdı hiçbir şey, öyle olsaydım eğer.. Ve nitekim öyle olsaydım eğer, böyle olmazdı hiçbir şey. Aynı çelişki koruyor gücünü. Kendisinden başka her şeyi yıkıp geçen aynı ikilem. Dimdik ayakta benim gibi.

Şimdi kime küfretmeli? Seni yetiştiren fundamentalist zihinlere mi? Yoksa kendime mi? Beni yetiştiren anti-fundamentalist zihinlere mi? Yoksa sana mı küfretmeliyim şimdi? Söylesene vapurlar bu kadar hızlı gider miydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder