7 Temmuz 2013 Pazar

hibe

hayır. bu öyle bir şey değil. ivedilikle içinden çıkabileceğin, anlık gelgitlerinin yardımıyla kurtulabileceğin bir şey değil. iç organların gibi. tarifi olanaksız bir şey. "bıçak" kelimesi kadar keskin bir gerçeklik. aslında o kadar emindim ve öyle burnumun ucundaydı ki göremedim. görmemeyi tercih ettim; katlanılmaz varlığımı yüceltiyorum. kendini kemirdiğin bu düzen, seni mutlu etmeyecek. doğurduğu çocuğu sahiplenen bir anne gibi sarıp sarmaladığın hayatlar seni yormanın ötesine gidemeyecek.. artık eksiltili cümleler kullanmıyorum. eksiltili cümlelerden vazgeçiyorum. uzakta tuttuğum benliğimi yakına getirdim, bağırıyorum. bu sefer gerçekten yüzüme küfrediyorum. otorite uzuvlarımdan akıyor, kütle çekimini alt ediyor, kütle çekiminin anasını sikiyor. yeryüzüne meydan okuyor. varlığımı hiçe sayıyor ve gücü, hiçliği besliyor.

hiçlik masama oturmuş bana sigaralar sarıyor. hiçlik bana yemekler yapıyor. hiçlik, onun bunun zihinlerini önüme koyuyor. ben artık hiçliğin sardığı sigaraları içmiyorum. ben artık hiçliğin öğrettiği hayallere sarılmıyorum. hiçliğin bana yedirdiklerini, onun bunun zihinleriyle kusmuyorum. hiçlik ölmek üzere ve öldükten sonra ona ne olacağını kimse bilmiyor. o gittiğinde yalnızlık gelecek. götüm götüm kaçtığım olası kişiliklerimin hepsi çökecek. biri bakmazsa biri var olamaz. bakışın olmadığı yerde sıyrılamaz hiçbir olasılık. kedi ne ölü, ne diri. ne de hem ölü hem diri. bakışın yalnızlık olduğu durumlarda kedi yok. kutu da...

kendi yazgımın tanrısı olduğumu zannettim. bu yanılsamanın öldürülemeyeceğini görmedim. bu zinciri sonsuza dek sürdürebilirim. aynı yüklemi kullanarak binlerce varsayım türetebilirim. kafiyelere teslim olabilirim. asıl soru; bu neyi değiştirir? gerçeğin ne kadarına katlanabildim? bana ve her şeye tecavüz ettiğini zannettiğim gerçeklik neydi? ne değildi? hakikaten gerçeklik ne değildir? yaratılmamış olduğunu düşündüğün bir gerçekliğin peşinde koşmak bir sürtük gibi; neyi değiştirir? yaratılmamış gerçekliğe ulaşmayı hedeflemenin aslında kaçışın farklı bir tezahürü olduğunu anlamak neyi değiştirdi? algıların o kadar da mühim mi? kendini tanımlamak için kullandığın sonsuz haneli sıfatların içinde dans ederken sen, neyi değiştirebildin? neyi değiştirebilirdin? esasında şu kadar basit bir şeydin sen: 

her bağlama oturttuğun bir kazık; aslında sadece kendi götüne giren.

out.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder