25 Nisan 2013 Perşembe

engin biliş uzamında dolaşıyorum, ayağımda terlikler

Kendimi aşağılamaya cesaretim yok. Cesaretten peydahlanan canavarlarla güreşmeye mecalim yok. Güçsüz değilim, ama naifliği tercih ediyorum yine.

İçimi açıyorum, kendi ruhumu kazıyorum, devlerin omuzlarında duruyorum. Artık varolmayan terliklerimle. Yeni terlikler uyduruyorum kendime, olmuyor; belkide ilk defa sırf bu yüzden, düşmüyorum . Güzel ve dingin hissediyorum.
 
Toplumun pisliklerini keşfediyorum ve ruhuma erişiyorum..  Engin biliş uzamında dolaşıyorum, ayağımda terlikler.. Ayak bağı terlikler.. Onlardan kurtulmak istiyorum, ama kurtulmamayı tercih ediyorum.

Vazgeçebildiğinden korkma; Çünkü vazgeçilmez olan, eşsiz olan, ideal olan, işte o, o dimağ yazdırıyor bunları sana.. Ve uzaklığının dayanılmaz ağırlığı.. Borçlusun O'na ve onun yanında olmayışına..


Boş beşiklerle karşılaştım bugün. Yoklukla, hiçlikle, boşlukla. O uzam ve gercek dunyanın uzama dönük  alımlamaları arasında devinirken.  Mutlu etti beni. Arzuladığım şey o boşluğun somut görüngüsüymüş aslında. Boş beşik metaforu hafife alınmamalı; eşikten esen rüzgar da.. Ve terlikler, asla unutulmamalı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder